İsmail Kartal idaresindeki Fenerbahçe’nin galibiyet serisi Kasımpaşa deplasmanında da devam etti. Sarı-lacivertliler, lacivert-beyazlılar ile oynadığı maçı 2-0’lık skorla kazandı. Yıldızları Edin Dzeko ve Dusan Tadic ile galibiyete uzanan sarı-lacivertlilerin futbolunu spor müellifleri kaleme aldı.
Duayen isim, Fenerbahçe’nin futbolunu yorumlarken çarpıcı bir benzetmede bulundu. İsmail Kartal’ın takımdaki rotasyonu ise övgü topladı.
İşte Kasımpaşa – Fenerbahçe maçının akabinde yapılan değerlendirmeler…
‘ANTİ-FENER’ İCAT EDEN NOBEL ALIR / ERCAN GÜVEN
Teknoloji şaheseri avcı uçağı yapılır, onu avlayacak füze eş vakitli satışa konur… “Durdurulamaz” tankın “mayını-tanksavarı” aslında hazırdır. Lakin bu dönem “Koç-Kartal üretim bandından” o denli bir Fenerbahçe çıktı ki, Avrupalı yahut yerli her rakibi harıl harıl bir “Anti-fener” arıyor, kimse bulamıyor.
İster çelik şemsiye üzere savunma, ister amansız baskı; adeta durdurulamaz bir makine Fenerbahçe.
2024’de “Antifener” icat eden, kesin Nobel adayı olur!
Dün de Kasımpaşa kendine nazaran “fantastik” planlarla, saha ve seyirci avantajıyla talihini denedi…
Sonuç; Fenerbahçe’nin 2009-10 dönem başlangıcındaki “üst üste 8 maç galibiyet rekoru” egale… Avrupa maçlarıyla birlikte 16 maç 16 galibiyet.
Açık ve net… Sürprizlerin kadrosu olsa da Kasımpaşa’nın onur çabası dışında yapacağı pek bir şey yoktu Fenerbahçe karşısında.
Henüz 6. dakikada Dzeko’nun golünden sonra mesken sahibinin merkezi kapatıp Fenerbahçe’yi kanatlara yönlendiren “defansif yerleşimi” ve Ngoy’a uzun toplarla gol arama niyetini balon üzere söndürmeye Becao ile Djiku yetti.
Golden sonra güya maçın son dakikaları üzereydi. Kasımpaşa berbat, Fenerbahçe, temposuz, dingin, bir vites düşük, yani her zamanki Fenerbahçe’den makus oynadı. Muhtemelen hiçbir şey yapamayan Kasımpaşa karşısında ve stadın fizikî şartları yüzünden havaya giremedi yıldızları.
İlk yarı bitmeden Dzeko’nun aldığı ve Tadic’in attığı “gri” penaltı, artık Fenerbahçe’nin “hakem paranoyasına” nokta koymuş olmalı.
2-0 galibiyetle soyunma odasına giden Fenerbahçe, geriye biraz daha istekli döndü. “Biraz daha”… O kadar.
Son çeyrekte Mert Müldür, Kent, Batshuayi ve akabinde Zajc girip “Konferans Ligi-Süper Lig karması” haline gelen Fenerbahçe’de Dzeko-Bathsuayi farkı güzelce ortaya çıktı.
Fenerbahçe’nin en az yorularak kazandığı galibiyet oldu Kasımpaşa maçı.
Artık “imalat hatasından” kuşku duyulmayacak kadar denenmiş Fenerbahçe makinesi bu saatten sonra tek biçimde tekler üzere duruyor!..
Operatör yanlışı.
O da güç. Artık, direksiyondakilerin hepsi deneyimli, hepsi işinin ehli. Futbolcular ise sorun çıkarmak bir yana, Fenerbahçe’de oynadıkça piyasa bedellerinin artacağının farkında.
Fenerbahçe’de alan şad, satan şad, kazan-kazan durumu sürdükçe, galibiyet tespihi 33 de olur 99 da…
ETKİLİ, GÜÇLÜ, TUTTUĞUNU DEVİREN FENERBAHÇE / UZAY GÖKERMAN
Geçtiğimiz Cuma günü Euroleague müsabakası öncesinde Fenerbahçe’nin efsane oyuncularından Datome için hak ettiği harikulade bir emeklilik merasimi yapıldı. Yaklaşık 10 dakika süren bu uğurlama o kadar tesirliydi ki ısınmaya çıkan Milano ve Fenerbahçeli oyuncular vakit zaman gözleriyle olan biteni izlediler.
İşe biraz da tebessüm katalım; hani o karakteristik reklamdaki söylendiği biçimiyle tabir etmek gerekirse; “gazoz olma efsane ol!” ikonik sloganının karşılığı tam manasıyla Datome’dir tahminen.
Kuşkusuz yalnızca o değil devrin Fenerbahçe forması giyen çabucak tüm oyuncuları için benzeri bir tanımlama yapmak mümkündür.
Bu bir oyuncunun bir ekip içinde ulaşabileceği en üst düzey olmalıdır.
Sembol, efsane, unutulmaz… sözleriyle anılmak, büyük kalabalıklar tarafından eşsiz ve tarifsiz bir sevgiye boğulmak!
Dün Fenerbahçeli futbolcular Kasımpaşa maçı sonunda taraftarının önüne gittiğinde kadroya karşı emsal bir sevgi gösterisi vardı.
Bir periyodun nitekim yenilmez gücü basketbol ekibi için taraftar hangi hisleri hissediyorsa sanırım futbol kadrosu da yavaş yavaş o mertebeleri deneyimlemeye başladı, diyebiliriz.
Sezon başından bu yana çabucak her müsabaka öncesinde sonrasında vurgulamaya çalıştığım ve değer verdiğim ayrıntı tam da buydu işte!
Artık ekibin kendine inancı en üst düzeye ulaşmışken teknik yöneticisini de futbol kamuoyu önünde itibarlı bir yere de taşımış oldu.
Hak edilmiş bir sonuç mudur bu; sonuna kadar!
İsmail Kartal grubuna o kadar hakim bir imaj sergiliyor ki Avrupa’da neredeyse birinci on bir oyuncularının tamamını değiştirecek kadar yürekli kararlar veriyor.
Gerçekten çok uzun yıllardan bu yana böylesine tesirli, güçlü, tuttuğunu deviren bir Fenerbahçe izlemediğimizden övgünün dozunu ve müddetini de abartıyor olabilirim.
8 Avrupa ve 8 Muhteşem Lig müsabakasıyla toplam 16 galibiyetlik bir seri de sanırım bir ölçü abartıyı hak ediyor olmalıdır; zira Avrupa’nın büyük liglerinde bu sürecin bir benzerini yaşayan bir diğer ekip bulunmuyor.
Evet, bu girişin sonunda Kasımpaşa maçına gelebiliriz sanırım.
Karşılaşmanın 2-0 sonuçlanması maçı izlememiş birine bu yazının giriş kısmını çok daha abartılı hale getirebilir; ancak hakkı elbette bundan çok daha fazlaydı.
Bir defa Fenerbahçe grup halinde rakip alanda oynamayı çok güzel öğrenmeye başladı. Bu savunmayı çok rahatlatan bir öbür kıymetli ayrıntıya da dönüştü.
Dün Kasımpaşa karşısında Fenerbahçe’nin attığı her iki golün öncesinde İsmail Yüksek’in orta alanda topu kesmesi ve süratle ileri göndermesi vardı.
Biri asist oldu, başkası de penaltı durumunu hazırladı.
İsmail Yüksek bu manada “6” numara oyuncusunun vazife tarifini futbol kamuoyuna öğretiyor dersek de gerçek bir tanımlama yapmış oluruz.
Hele transfer periyodunda bilhassa bu mevki üzerinden koparılan tartışmalar hatırlanacak olursa İsmail Yüksek’in nasıl büyük bir işin altından muvaffakiyet ile kalktığı çok daha manalı hale gelecektir.
Diğer tarafta çok uygun iş çıkaran Ferdi ve Oosterwolde ile birlikte çok varlıklı bir kanat tertibi kurulduğunu görebiliyoruz.
Her iki oyuncu da sıfır çizgisine kadar inerek rakip savunmanın tüm dizilimini bozarken ceza alanı içinde kadro arkadaşları için geniş boş alanlar ve şut opsiyonları yaratıyorlar.
Maçın skorunun düşük kalmasında evvelki maçlara oranla bu bölgelere kâfi oyuncunun girememesini yahut kanatlardaki oyuncuların hakikat pas tercihleri yapamamalarını not edebiliriz.
Kuşkusuz bir de Kasımpaşa kalecisi Gianniotis’in yaptığı kurtarışlar vardı.
Fenerbahçe’nin 8,6 (11 iç saha – 5,3 dış saha) maç ortalamasıyla Harika Ligin kaleye en isabetli şut çeken grubu olduğunun tespitinden hareketle Kasımpaşa maçında 7 isabetli şut attığını buraya yazmış olalım.
Dzeko, hele Batshuayi biraz dikkatli olabilseler skor bunun en az 2 katı olacaktı.
Savunma için ön alan baskısından kelam etmiştik lakin Djiku ve Becao’nun her maç yükselen form ve ahenginin rakip atak oyuncularına kaleye şut çekme fırsatı bile vermediğini ek edebiliriz.
Olumlu ayrıntıları övgüyle bu derece belirtirken bir öteki gerçeğin de altını çizmek gerekiyor.
Fenerbahçe ve Galatasaray’ın takımlarının ligin genel ortalamasının çok üzerinde olduğunu görebiliyoruz. Bunun bir bakıma öteki ekiplerle ortasındaki rekabetin dozunu düşürdüğünü söylememiz yanlışsız bir yorum olacaktır.
Henüz Üstün Lig’de galibiyetle tanışmamış 3 grup var; 9. İle 17. Sıralardaki ekiplerin galibiyet sayıları da 2.
Fenerbahçe (8) ve Galatasaray’dan (7) sonra en çok galibiyet sayısı da 5’er galibiyetle Adana Demirspor ve Beşiktaş’a ilişkin.
Bu tablo yıllardır birinci sefer 8. Hafta sonunda bu kadar keskin çizgilerle ayrılmış oldu. Bununla ilgili yorumları ilerleyen haftalarda biraz daha ayrıntılı yapmak üzere burada bırakmış olalım.
Yeni bir Ulusal ortaya giriyoruz. Bu sefer ekibin başında yeni bir teknik yönetici Montella olacak. Müsabakaların sonuçlarını merakla bekliyor olacağız.
Diğer tarafta bu ortadan sonra Fenerbahçe’nin alanındaki birinci randevusu kazanarak tepeye yaklaşan Volkan Demirel’in çalıştırdığı Hatayspor olacak. Bu maç Fenerbahçe’nin birinci önemli imtihanlarından biri olabilir görünüyor.
